25 Nisan 2009

Kitaplar

Yabancı dil eğitim veren bir üniversitede okuyorsanız sanırım ne demek istediğimi anlayacaksınız, hatta tahmin ettiniz bile. Okuduğum okul -ki okul demeye bırakın 1000i, 1.000.000 şahit isteyen bir yerdir, ne yazık ki -evet.. ne yazık ki- İngilizce eğitim veren bir okul. Dolayısıyla dersler de İngilizce, kitaplar da İngilizce, hatta okuldaki çoğu sığırın hayatı İngilizce. şimdi girsem bu konuya sabahlarız hep beraber.. geçelim kuzum, geçelim.. gelmek istediğim nokta şudur ki bu güzelim Türkiye' de hiç mi bi' Allah' ın kulu yok kitap yazacak? bana veri yapılarını anlatacak, "automata theory"' i, "numerical methods"' ı, ya da o yediğiminin "calculus2"' sini, integral testinden, bilmem ne testine kadar beni aydınlatacak bi' hoca yok mu ya? ben illa gidip 60-70, yeri geldi mi 100 liraya elin yabancısının kitabını almak zorunda mıyım? - evet..

peki ne yapar bu sözüm ona hocalar? amaçları ne? sabah kalkınca ne diyorlar kendilerine? ne yapıyorsun da benim hocam olma şerefine nail oluyorsun a akılsız? çay içe içe midende çay ağacı bitecek a akılsız.. inanın bana, ki yalan da söylemem bilen bilir; ben otursam şu an, bu güne kadar aldığım derslerin çoğu hakkında öyle güzel kitaplar yazarım ki. yazamasam bile yazacağımı düşünebiliyorum. bir bilgim olduğuna eminim. peki bu işin okulunu okumuş, bitirmiş; üstüne yüksek lisansını, doktorasını, osunu, busunu yapan adamlar ne güne hoca diyorlar kendilerine? amaç ne, olay ne çözebilmiş değilim.

Devamı...

American History X ve Düşünceler


herhalde beni her izleyişimde bu kadar etkileyen başka bir film bulmak zordur. ailenin öneminden tutun, insanlara iyi örnek olmanın önemine kadar. kendinizi %100 haklı sanarken, bir anda haksızın önde gideni olduğunuzu anlamanız kadar çarpıcı durumları barındıran bir film. artık belki kült bile sayılır, bilmemem. lakin, gerçekten de insanı çok derinlerden etkileyen bir film. insan düşünmeli,aklını başına almalı. dolduruşa gelmemeli. herşeye tek bir açıdan, at gözlükleriyle bakma kimseye bir yarar sağlamaz, sağlamamış da bu güne kadar. doğru bildiğimiz, hakkında bir an bile şüphe duymadığımız bir çok şey belki koca bir yalandan ibaret.. insanın ciddi anlamda ince eleyip sık dokuması, bol bol da düşünmesi lazım. hele bi' de insan belirli bir yaşa, belirli bir konuma gelince bazı şeylere daha bi' önem göstermeli diye düşünüyorum. bilmiyorum, anlatamıyorum. ya da biliyorum - biliyoruz - ama anlatmak, kelimelerle, cümlelerle belirli duyguları anlatmak insanı zorluyor. zor... anlayamıyorum. insan kötü oluyor.. hayat garip gerçekten. düşünmek, araştırmak, empati kurmak çok önemli kavramlar. bu yaşa kadar, bu deneyime sahip olana kadar - ki eminim yaşımdan kat kat fazla hayat deneyimine sahibim - ne insanlar gördüm, tanıdım. insanlar bir gruba dahil olmayı o kadar çok istiyorlar ki. ilkokuldan üniversiteye uzanan, çoğu zaman bi' anlam veremediğim eğitim/öğretim hayatım boyunca kendi kendime çıkardığım derslerin en büyüğünden biri de insanların büyüdükçe; zihnen, bedenen, manevi boyutta bir olgunluğa ulaştıkça bireylerin önem kazanması. insan zaten liseden kopup üniversiteye geldiği anda birey olduğunun farkına varmıyor mu? konudan çok güzel sapıyorum sanırım ama aslında hepsi birbirine bağlı. düşünün ki liseye kadar bir sınıfınız vardı. ders programınızdan, oturduğunuz yere kadar, ortamınızdan, arkadaşlarınıza kadar bir düzen vardı. topluluk düzeni. sürü düzeni. bilmiyorum artık ne düzeni. lakin, zaman geçtikçe artık bir toplum olmaktan çıkıp, birey olduğunuzu anlıyorsunuz. insanı - insan demek sanırım basit oldu biraz. düşünen insanı demek lazım - en çok etkileyen/ etkilemesi gereken şeylerden biri de bu sanırım. neyse, sanırım bu kadarı yeter. bu anlattıklarımı okuyup da etkilenen, birşeyler çıkaran, "vay.. bak oğlana. tam demek istediklerimi/ düşündüklerimi söylüyor" diyen var mıdır ki.. bilmiyorum, ama sanırım 1 kişi bile birşeyler alsa, düşünse bana yeter.. geldik nerden nereye.. insan garip varlık. bitirirken birşey söylecektim, aklıma o kadar çok şey geldi ki ne diyeceğimi unuttum. şu 'blog' aleminde benden daha hızlı kayıt giren şahıs var mıdır acaba..

Devamı...

10 Nisan 2009

Dizinin İlk ve Son Eleman Denetlemesi

Birkaç arkadaşım yardım istedi. Bir dersin ödevinde verilen bir dizinin ilk ve son elemanlarını bulmaları (denetlemeleri) gerekiyormuş. İçimden, "Bu mu sorun? Olay bu mu yani? " dedim, demedim değil. Lakin ne yapalım, ettik yardımı. Sizin için çok kolay bilmekteyim. Ne olur ne olmaz, ben yine burdan paylaşayım da işine yarayan kullansın :)"E kardeş, dizi dedin string çıktı" diyenlere de belirteyim ki isterseniz karakter dizisi olsun (character array), isterseniz string olsun her konuda mantık aynı.



bool isLast(string input, char ch)

{

     int length = findLast(input);



     if(input[length] == ch)

                      return true;

     else

         return false;

}



bool isFirst(string input, char ch)

{

     if(input[0] == ch)

                 return true;

     else

         return false;

}







findLast() nedir diyorsanız, verilen string' in uzunluğunu döndüren bir fonksiyon diyeyim.

str.length() den bir farkı yok yani kısaca. Maksat %100 sizin yapımınız olsun. Şunu da belirtmeden bitirmeyeyim. İyi programcı kodlamaz, yeniden kullanır. Atasözü gibi birşey sanırım bu bizim çevrede. Yani, oturup findLast() yazmaktansa, length() fonksiyonunu kullanmak çok daha akıllıca.



Küçük tasarımlarda bunun pek bir öneminin olmadığını düşünmekteyim, ama büyük tasarımlarda size saatler, günler, bardaklarca çay- kahve ve sigara olarak geri döneceğine emin olun. ;)



Bu arada, bu işi fonsksiyonsuz yapamaz mıyız derseniz, yapabilir tabii ki de. Ancak, elinizde bir sürü denetlenecek string varsa fonksiyon kullanmanız çok daha akıllıca olur. Kodunuzu daha da okunaklı kılması da cabası..

Devamı...

Bir Öğrencinin Sahip Olması Gerekenler

Bir öğrencinin sahip olması gerekenler sanıldığı kadar fazla birşey olmasa gerek. Şimdi diyeceksiniz, "Ne alaka şimdi? " diye. Belki haklısınızdır ama ne bileyim senelerdir çektiğim şu sıkıntıyı burada paylaşayım da bir kişiyi bile doğru yola sevketsem kârdır. Garip bir giriş olsa da girdik hayırlısıyla..Şimdi kardeşlerim, sanıyorum ki her işi yapmak için belirli alet edavata ihtiyaç duyarız. Misal, bir alet tamir edeceksem tornavidam, pensem olması lazım. Bu aletlere ihtiyacım vardır. Onlarsız yapamam. Ki burda ufak bi' dipnot da vereyim: Bir işçinin, kendi aletleri olur. Tutup da işverenden alet istemez. Tornavidası da ona aittir, çakısı da, ipi de, çekici de.. E madem öyle bir öğrencinin neden kalemi, kağıdı, silgisi olmaz?

Kardeşim, gelmişsin 20 küsür yaşına. Hâlâ okumaya çalışıyorsun. Yazık değil mi ya.. Git kendine bi kalem, defter al. Hadi kalem, defter neyse de silgi nedir ya. Bi' öğrencinin silgisi olmaz mı ya? Sana ekmek, su, hava kadar zorunlu birşey bu. Bundan kelli, silgisi olmayan adama öğrenci demem ben. Dedirtmem de. Millet herhalde silgi fabrikatörü falan sanmakta beni ki her sınavda en az 2 kişi benden silgi istemekte, sinirlerimi bozmakta..

Gerçi şimdi olayı buralara getirmemek lazımdı aslında. Normal bi' okulda okusam bunların hiçbiri başıma gelmezdi, gelemezdi. Lakin, ne yapalım, Allah' ın hikmeti. Bunda da vardır bir hayır diyorum..

Arkadaşlar, kardeşler, yapmayın etmeyin. Ne olur bi' silgi alın kendinize. Bir kaleminiz olsun, hep cebinizde, çantanızda dursun. Kalem bu, elbet ihtiyaç oluyor. Kalemin olduğu yerde de silgiye ihtiyaç var. Diyemezsiniz ki "Yanlış yazmam ben! " diye. Canımı inanılmaz derecede sıkan bu olayı burdan paylaşayım dedim. Biliyorum hala bir anlam veremediniz buna, ama yapmam lazımdı.

Yaptığım araştırmalarda ( "buna araştırma mı diyosun kardeş, etme eyleme.." ) edindiğim bilgiler şu yönde:

Bir öğrencinin sahip olması gerekenler:
1- Kalem
2- Silgi
3- Kağıt, defter, türevleri..

Bunlara karşılık da,

Öğrencinin olmayan alet edevatı:

1- Silgi
2- Kalem
3- Kağıt, defter, türevleri..

Birde bu öğrencinin bir mühendislik öğrencisi olduğunu düşünün. Acı, değil mi? Mühendis olacak adamın hesap makinesi yok ya! Okulda sınav günü fellik fellik hesap makinesi arayanlar var. Düşünün durumun vahametini*. Olmaz olsun böylesi..

Aslında bu olay "tiki" likten başka birşey değil, ben size söyleyeyim. Adam olsa bi' insan, gider parasını kaleme, deftere yatırır. "konvers" giyme, "lakost" giyme, taksiye binme. Öğrencisin lan sen!

Ne işin olacak senin bunlarla?! Anlayamıyorum sizi.. Tüketim toplumu, yozlaşmış (dejenere desem daha iyi anlar bi' kesim) gençlik diyor, geçiyorum..

*TDK

Devamı...

09 Nisan 2009

Yeniden Merhaba!

"Blogla işim olmaz, bitirdim artık.." derken kendimi yeniden burda buldum. Yeni başlangıçlar nasildir bilemiyorum tam olarak ama iyi olur, güzel olur İnşallah.. Ümit etmekten başka birşey gelmiyor zaten insanın elinden. Apar topar yazınca hep devrik cümleler kuruyorum sanırım. Bugün bunu keşfettim.

Devamı...
<<