28 Eylül 2009

firefox' ta addon/extension sorunu


firefox kullanıyorsanız ve herhangi bir eklenti yüklerken "...will not be installed because it does not provide secure updates" hatası alıyorsanız, çözümü oldukça basit. bi' tane kayıt girdisiyle bu güvenlik denetimini ortadan kaldırmak mümkün. ekran görüntüleriyle beraber anlatayım dedim. ne olur, ne olmaz. gören duyan kolay yapsın, yaptığım bi' işe yarasın hiç olmazsa. umarım işinizi görür. buyrun...





yapmanız gerekenleri adım adım yazayım:

1 - firefox' u açtıktan sonra adres çubuğuna "about:config" yazarak firefox' un ayarlar sekmesine giriyoruz.

2 - firefox' un "dikkatli ol, üzülme sonra. bak benden söylemesi" uyarısına "tamam abicim merak etme sen, dikkatli olurum ben" diyerek geçiyoruz.



3 - ardından, boş bir alana sağ tıklayarak "New" (Yeni) sekmesinden "Boolean" değişkeni seçiyoruz. boolean türünde bir değişken atıyoruz da diyebiliriz buna.


4- değişkenimizin adı "extensions.checkUpdateSecurity" oluyor. yani eklentilerin güvenlik güncellemelerini denetlemesi, ve değeri de false(yanlış) oluyor.

boolean değişkenlerin true ya da false aldığını zaten. bu iş de bu kadar basit işte, bitti gitti.
artık extension/addon yüklerken güvenlik nedeniyle izin alamadığımız firefox, bize bol bol izin verecek.

Devamı...

yüksek tansiyon

geldim ankaraya, gerçi bayramdan beri ankaradayım ya neyse. hipertansiyon (yüksek tansiyon) hastasıymışım bu yaşta. 1 haftadır hastanelerde geziyorum Allah kimseye göstermesin. neyse ki kalbimde, ciğerimde, herhangi bir organımda bir sorun yok. sistolik tansiyonum 160mm Hg, diastolik ise 90mm Hg çıktı. bir gün holter takıldı, sonuçlar bugüne belli olacaktı. yarın gidip bakacağım Inşallah hızlı kilo almamdan dolayı çıkar. bir ayda yaklaşık 10 kilo aldım :( 95 kiloluk filinta gibi delikanlıydım, oldum 105 kiloluk "ağır delikanlı".

doktorların dediğine göre, hayat standartlarım çok düşermiş, hayattan zevk almazmışım, tatsız tuzsuz yaşayıp gidermişim yüksek tansiyonla. bugüne kadar belli olmaması ise işin en garip tarafıymış. düne kadar o kadar korkuyordum ki Allah korusun ölmekten, felç olmaktan, böbreklerin ya da genel olarak organlarımın iflas etmesinden... defalarca kalktım teyzeme gittim öleceksem bari emin ellerde öleyim diye. lakin 2 gündür kendimi iyi hissediyorum çok şükür de korkum azaldı. her gece kalbimin küt küt atmasından tırsmamdan ötürü -ki şu ana kadar yokuşları koşar adım çıkar,

"o kadar ağırsın,
bizden hızlı çıkarsın"

nağmeleriyle yokuşları ağlatırdım. oysa şimdi yokuş gördüm mü korkudan kaçacak delik arıyorum. hayatımda taksiye binmem sayılıdır, bu hafta taksiye verdiğim parayla bi' dolu yemek yerdim ne güzel :/ hala yemek diyorum ya.. hay midene be kuzu!

stresten aldım onca kilo,
vermek lazım şimdi, aboo

diyorum ve sanırım sadece tansiyon değil, ruhsal bir hastalığım olduğundan da şüphelenerek bu güzide yazımı da noktalıyorum.

pe se: güldüğüme, mutlu göründüğüme bakmayın. afedersiniz bi' tarafım atıyor tak diye gideceğim diye. Allah kimseye böyle pislik yaşatmasın. hele bu yaşta hiç yaşatmasın... :'( gözünüzün yağını yiyeyim dikkatli olun, kilo almayın. cidden çok zor..

(sistol ne, diastol ne, holter ne, post script ne diyor olabilirsiniz. onlara da yarına bi' ayar çekeceğim Inşallah. net feci yavaş nedense.

yazıyı okuduktan sonra başlığa baktım, şaşırdım. siz de şaşırmayın (gerçi geç oldu biraz, okudunuz sanırım yazıyı artık ama), grup adı falan değil bu "yüksek tansiyon" :/ )

Devamı...

23 Eylül 2009

utanın artık

adamlar utanmadan bi' de 2. reklam filmini çektiler. ve ben, bugün az kalsın o "seviyesiz reklam filmleri" olan (çekmiyorlar sonuçta, çektiriyorlar) şirketten gidip pantöl alma gafletinde bulunuyordum. 40 yılda bi' pantöl alasım geldi, cebimde para vardı, lakin ne yazıktır ki almadım o güzel pantolonları, kotları. hayırlısı... yapmayın abicim şu "istanbul" işini. nefret ettirdiniz istanbul' dan.

Devamı...

16 Eylül 2009

hay istanbul' unuz batsın afedersin!

yazının sonundaki o güzide alıntıyı okumadan geçmeyin direyek, yazıma başlıyorum...



yok neymiş efendim "burası istanbul" muş! bundan daha antipatik bi' reklam yapılabilir miydi bilemiyorum. ne demek "burası istanbul" efendim? bacak kadar boyunla sen mi karar veriyorsun?! pabuç kadar dil afedersiniz. sinirlerim tepemde... o 2 ciks, tiki, yozlaşmış, özenti kızı gördükçe kendime hakim olamıyorum efendim. elim ayağım birbirine dolaşıyor sinirden. hadi o 2 yozlaşmış, özenti kızı geçtim; o - afedersiniz - hafif kılıklı velede ne oluyor? erkeklikte var mıdır bunlar? "neettin kuzum sen böyle?" diyosunuz belki ama kusura bakmayın, yozlaşmak, özenmek, toplumun bağlarından bu kadar kopmak bile bu hallere düşmemişti. pazarlama stratejisi, reklam, şu, bu demeyin bana. olmaz olsun böyle strateji, olmaz olsun böyle reklam. gerçi o arkadaşlar okuduğunuz son cümleyi anlamamışlardır. şöyle yazayım da onlara da hitap etmiş olayım: "...olmas olsun böyle strateji, olmas olsun böyle reklam...". ey efendiler, aklı çalışanlar! yapmayın, etmeyin! sinirlerimi tepeme çıkarmayın. yapmayın, etmeyin... hadi sütünüzü için, doğru yatağa...

son olarak:

"zaten memlekette ana baba sözünü hiçe sayan p.çliğe meraklı bir kitle varken ve bu kitle diğer gençlerin ahlâkını ve ülkemizin geleceğini tehdit ederken bir de bu reklamın peyda oluşu hiç hoş değildir. anaya babaya kocaya isyanın yüceltildiği bu reklam bana göre Türk aile yapısını olumsuz etkilemektedir. umarım en kısa zamanda rtük tarafından gerekli yaptırımla karşılaşacaktır. rtük, çıplaklıkla, öpüşmeyle uğraşacağına bu tip reklamlarla ve bu tip aile yapısını yok sayan karakterlerin iyi insanlar şeklinde sunulduğu dizilerle uğraşırsa çok daha faydalı işler yapmış olur zira öpüşen iki insanın veya bir çift bayan memesinin asla yapamayacağı ahlâki tahribatı bu tip diziler, reklamlar vs. yapmaktadır. bir memlekette pi.lik yüceltilir olduysa o memleket artık iflâh olmaz demektir." dengizik (ekşi) - şurdan



buyrun bi de şunlara bakın benim için:

1

2 - ikinci cümleye birşey demiyorum ama ilki sanırım benim demek istediğimi başka bir yoldan açıklamış.

3

4

5

Devamı...

13 Eylül 2009

boondock saints II: all saints day


postere bakıp şaşırmayın, 2. filmden bahsediyorum :)

99 yapımı "The Boondock Saints", ya da "Şehrin Azizleri" nin devam filmi "Boondock Saints II: All Saints Day" duyruldu. 10 sene öncesinin cevval evlatları geri dönmüş. kadro aynı. Sean Patrick Flanery, Norman Reedus, ve Billy Connolly. David Della Rocco (kısaca Rocco)' yu kaybetmiştik ilk filmde, bildiğiniz gibi. artık tam anlamıyla emin değilim ama sanırım yerine Clifton Collins Jr. gelmiş. aynasız tayfasından da Willem Dafoe hariç 3lü sabit kalmış (gözlerim beni yanıltmadıysa). güzel olur, hoş olur umarım. ancak ve ancak eminim ki "kurtlar vadisi", "deli yürek", "aras dağlı" tayfası bunu da ciddiye bindirip "racon" kesmeye, "haraç" istemeye başlar. özentisi bol milletiz vesselam. insanlar neyi örnek alacağını, neye özeneceğini şaşırmış durumda. bi' furya "emo" cu olur, kimisi "polat" çı olur, bazıları "pokemon" cu olur. Türkiye işte. ne olacağı belli değil. insanın ne yaptığına dikkat etmesi gerekiyor. böyle cahil ve kapasitesiz insanların bolca bulundupu güzel ülkemde neyin ne olacağı belli olmuyor. gelin lafı kısa keseyim de, fragmanımızı izleyip eskileri yâd edelim.











umarım film güzel olur. tutmasına gerek yok. zaten güzelim memleketimde tutan filmler ne ki? varsın kuzu sussun..

Devamı...

District 9

http://us.imdb.com/title/tt1136608/

Devamı...

09 Eylül 2009

büyük lokma ye

büyük söz konuşma...

Devamı...

03 Eylül 2009

along came polly saçmalığı


ismi okudunuz, bir kez daha yazmak istemiyorum. duyduğum, gördüğüm, izlediğim en berbat filmdi diyebilirim. direk en alta atıyorum. yakınından bile geçmeyin. bu kadar aptalca birşey olamazdı heralde. bu filmi dvd' ye çekip veren ev arkadaşıma selam olsun... ben uyarımı yaptım, pişman olmak yok.. kesinlikle ve kesinlikle kaliteden nasibini almamış bir film. ne senaryo var, ne oyunculuk var.. sıfır...

Devamı...

Firewall


dün sabah 6da yapacak bişey bulamayarak, arkadaşın çektiği dvd' de yer alan şu izlemez olaydım dediğim film.. tek kelimeyle gereksiz bir film. yani size "şunun için izle" diyebileceğim bi' yönü yok kesinlikle. ne senaryo var, ne düzgün bir karakter var. karakter yalnız dikkatinizi çektiyse. gerçi doğru düzgün bi' tek Paul Bettany vardı, yalan yok şimdi. yalan dolan bi' film. "hadi boş boş oturuyoruz bişey yapalım" diyerek çekilmiş sanırım. o herısın mıdır ne forddur, oldum olası sevmem kendisini zaten -star wars dışında tabii. ya da bi' tek orda nefret etmiyorum kendisinden- nerden buldularsa artık o kazmayı da oynatmışlar. o mal hareketleri, kendini bilmiş tavırları... senariste ne demeli ya. ipod' a ocr yazılımı yükleyerek, yazıcı kafasından gelen görüntüleri metne çevirebilen bir varlık çıkarmış ortaya.
babacan, dodoli, kanka, ortak, kardeş, nasıl hitap edilmek istiyosan kendine artık, saysam 50 farklı yerden falso veriyorsunuz ama film diyerek geçiyorum.. yine şaşırmadım, 40 sene boyunca masa başında çalışmış, ham bir amerikan evladı kalkıp 4 kişiyi öldürdü. amerikalıları anlayamıyorum ya. kimi zaman yalnız başlarına orduları deviriyorlar, kimi zaman mermilerle dans ediyorlar.. garip bi' toplum. kimi de silahlı ayrıca bu adamların. tüfek tüfek, su tabancası değil.. neyse, uzun lafın kısası, uzak durun. arayı bayağı bi' açmadan da rahat etmeyin, durmayın. illa böyle teknolojik, bilgisayar güvenliği falan içeren birşeyler izlemek istiyorsanız da sneakers' ı tavsiye ederim. daha inandırıcı hiç olmazsa. 92 yapımı falan ama bağırttırır söylemesi ayıp firewall' u.

Devamı...

The Office


the office' in amerikan versiyonundan bahsediyorum. belirteyim baştan.. 5. sezonu da bitirdim sonunda :D mükemmel bir dizi ya. harika cidden :) herkese şiddetle tavsiye ediyorum. beni gülmekten kıran, nefessiz bırakan başka bir dizi olmadı herhalde bu güne kadar. the office' e en çok yaklaşanı da family guy olabilir ancak. aylarca süren stajların bir alakası var mı bilmiyorum ama çevremdeki insanların çoğu sevemedi diziyi. çevremdeki insanların çoğu garip insanlar olduğu için pek de garip karşılamıyor olsam gerek :) satın alın, indirin, bir şekilde izleyin. micheal' daki o çocukluk, dwight' taki o muhteşem fikirler, jam ve pam' in mükemmel paslaşmaları, birbirlerinin aklından geçenleri okumaları diyeyim ya da, angela' nın kimi zaman aşırıya kaçan disiplini... saysam inanın günlerce yazarım. her karakterin kendine göre o kadar güzel hareketleri var ki. bi' zaman sonra resmen arkadaşınız, dostunuz olup çıkıyorlar. komedi, macera, gerilim, romantizm, aklınıza gelebilecek her şey var bu dizide. sezon 6 da bu ay başlıyormuş. ankaraya gidince sezon 1 den başlıyorum yeniden. kesinlikle izleyin, izletin, gülün, eğlenin. başka ne diyeyim :)



şunu da ekleyeyim bari son olarak:
ekşi' den bir the office yorumu

Devamı...

serserilik



Türkiye' de serserileri, çakalları, şerefsizleri bi' nebze olsun azaltmak için ne yapılabilir ki?
1 - bence, ilk olarak şu gereksiz, döküntü, beş para etmez, ses kirliliğinden ve insanları rahatsız etmekten başka bi' işe yaramayan doğanları, şahinleri trafikten kaldırarak başlayabilirler mesela. doğru düzgün bi' adamın bindiğini görmedim daha bu güne kadar. nerde çakal çükela* var, gelir bu arabalara biner. Allah sabır versin şu millete. eksozu delik, modifiyeli( şaka yapıyorum tabii ki, modifiye görmesek inanacağız :), tüplü, lastikler teker kaydırmaktan aşınmış gereksiz arabalar... devlet kaldırsa şunları, azalır en az bi' %30' u şu şerefsizlerin. anlamadığım, anlayamadığım birşey daha var ki, o da şudur: bu arabalar her gün biyerlere çarpıyor, kayıyor ediyor duvarla, insanlara, diğer arabalara giriyor, amma velakin piysada sayısı azalmıyor bir türlü. hortluyor mu bu arabalar yahu? şerefsizim ki devlet köşeyi döner şu arabaları jilet, traş bıçağı gibi bişey yapsa... sonuçta insan yaşamına ve sağlığına maaşallah pek bi' zarar veriyorlar. devlet, benzinden az yakmamız için hız sınırları koyuyor ne güzel. toplatsın şu araba bozuntularını, bak bakalım hırsızlık, şerefsizlik, namussuzluk azalıyor mu azalmıyor mu..

2 - ehliyet alma yaşı yükselsin biraz mesela. rahat bi' 25 olsun misal. her önüne gelen ehliyet alınca trafik oluyor bir karmaşa. herşeyi geçtim; ruhu, beyni, bedeni, kafa yapısı, düşünceleri olgunlaşmamış bir sürü ezik kol geziyor trafikte. millet sürünüyor evine işine gitmeye, kırılıyor otobüslerde, dolmuşlarda. bu devlet devlet olsa( yeni bişey değil, kendimi bildim bileli böyle.. ), koyar otobüsünü, tramvayını, metrosunu, osunu busunu, rahatlatır şu trafiği. zarar mı ediyosun şekerim toplu taşımadan? koy kaç paraysa binecek millet. çok pahalı diye yürüyecek miyiz? mal bu dolmuşçular, değnekçiler, ulaşım bakanlığı, kim sorumluysa artık bundan, o mal. süzme, molaritesi tavan yapmış bi mal hem de.. gelsin burdan da bi' %35

3 - sigara. sigara çok güzel bi' maddedir, kabul ediyorum. çoğu derde devadır. insanı kendine getirir, gergin vücudu rahatlatır. herşeyi kabul ediyorum ama bacak kadar sıpanın da sigara içmesine gerek yok sanırım. bas artık kaç para istiyosan şu sigaraya, içemesin çakallar çükelalar.. içme içirtme kardeşim. günde 1.5 - 2 pkt sigara içen ben diyorum bunu. içirtmeyin lan... hava sahasıyla uğraşacağına bas parayı, içen içsin.. avrupa avrupa diye kırılıyorsun, bi' kez de düzgün bişeyini alalım şu avrupanın.. gelsin burdan rahat bi %35 daha..

kaç etti, 100 mü etti? nasıl iş şimdi bu, bu 3 madde yetecek mi? yetmez tabii de. ne bileyim işte, azaltır.. mesela cep telefonları, alkol fiyatları da yükselebilir.

eğitim meğitim yalan, geçin onu. 79lu, 80li insan müsveddeleriyle okumaktayım mesela ben. çevremde zihinsel açıdan olgun bir kişi bile bulamadım şu seneye kadar mesela. liseden arkadaşlarımla buluşuyorum da kendime geliyorum. insanlarda akıl fikir yok. ciddi soyluyorum yok. ben bu işi niye yapıyorum, nerden geldim nereye gidiyorum.. en ufak bi' düşünce, tefekkür varsa ben de adam değilim. gerçi boşuna konuşuyorum, bu ülkeden, bu milletten ciddi söylüyorum bi' bok olmaz. senelerce beyin göçü dedikleri zıkkıma karşıydım. "ayıp lan, ayıp" diyordum. şimdi diyorum da aklı çalışan adam gitmiyorsa yazık ediyor kendine. dünyaya da yazık ediyor.. neyse, söyleyeceğim bu işte. bi' bok olmayacak. aha buraya yazıyorum..

*çükela lafını da seneler önce yurtta kalan bi' arkadaşımdan öğrenmiştim. hey gidi günler..

Devamı...